28 Ocak 2014 Salı

KAYSERİNİN
YEŞİLHİSAR 
İLÇESİ


YEŞİLHİSAR
ŞEKERPARESİ



Sağlıklı ilişkinin altın kuralı


İlişki denilince aklımıza gelen ilk şey
 kadın ile erkeğin arasında var olan
 duygu, davranış toplamıdır...



Bu ilişki çeşidi bizim kadın ve erkek olma rollerimizi besleyerek kendimizi tamamlamamıza neden olur. En sağlam evlilik temelleri de böyle atılır.

Uzman Psikolog Esin Nur Akyıldız'ın kaleminden...


Kadın ve erkek ilişkisinden bahsediliyor ve bu iki kavram birbirinden farklı olduğu için birine “kadın” diğerine “erkek” deniliyorsa, ilişkiye ikisinin de verdiği renk ve ruh farklı olmalıdır.

Kadın olmak ne demek?

Kadın gibi kadın olmak ne demek?

Geçmişdeki kadın profili ile bugünkü arasındaki fark nedir?

Erkek olmak ne demek?

Adam gibi adam olmak ne demek?

Geçmişte var olan erkek rolleri neyle değişmeye başladı? Ve bunlar bizi mutlu ediyor mu?

Cevap: Hayır! Çünkü sağlıklı bir ilişkide ne iki kadın olur ne de iki erkek...


Her şey kıyafetin rengiyle başlar 

Bir ilişkiyi sağlıklı bir şekilde yaşayabilmek için kadın ve erkek arasında hem duruş hem de roller bakımından farklılıklar olmalıdır. Hayata ilk geldiğimiz an itibariyle cinsiyetimize göre belirlenmiş kuralların ve sınırların içine yerleştirilerek yaşamaya başlıyoruz. Yeni doğmuş bir bebeğin kız ya da erkek olduğunu anlayabilmemiz için öncelikli olarak kıyafetinin rengine bakarız. Biliriz ki mavi ise erkek, pembe ise kızdır. Hazırlıklar da o şekilde yapılır zaten. Oyuncaklar, kıyafetler, aksesuarlar...

“Kadın gibi kadın, adam gibi adam kalmadı!” 

Dünyaya geldiğimiz an itibariyle, cinsiyetimize göre bizden beklenilenlerle büyüyor, büyütülüyoruz. Dolayısıyla kız çocuğu ya da erkek çocuğu olmak, kadın olmak ya da erkek olmak, baba olmak ya da anne olmak gibi roller bizi yetiştirenlere göre her ne demekse, biz de o kalıplar içinde kendimizi şekillendirip o kıyafetlere giriyoruz.

Uzun zamandan beri tartışılan bir konu var; “Kadın gibi kadın ya da adam gibi adam kalmadı. Eskiden her şey çok farklıydı. Kadın kadınlığını erkek de erkekliğini bilirdi...” gibi herkesin eski ile günümüzde kadın ve erkek kimlikleri açısından gelgit yaşadığı soru.

Ekonomik kazanımlar eşitlenince

Tarih öncesi dönemden günümüze çok ama çok şey değişti. Zaman içersinde teknolojinin hayatımızı kolaylaştırmaya başlamasıyla fiziksel güç yerini beyin, akıl ve iş gücüne bırakmıştır. Bununla birlikte modern yapı devreye girdi, eğitim düzeyi arttı, kadın ve erkeğin eşit şekilde yaşamaya başladığı bir düzen oluşmaya başladı. Böylelikle kendini koruma ve korundurma ihtiyacı hissetmeden evine ekmeğini götürebilecek iş gücüne, mesleğe sahip kadın ve erkekler meydana geldi. Kadın ve erkeğin hemen hemen eşit denilebilecek ekonomik kazanımlarıyla birlikte rollerdeki denge bozulmaya, kadın ve erkek rolleri sorgulanır hale gelmeye başladı. Eskiden kadın olmak; çocukları, eşi ve ailesi için yaşamak, saçını yeri geldiğinde süpürge etmek, yumuşak huylu olmak, çok konuşmamak, itaat etmek, alttan almak, affedici olmak, şevkat, sevgi göstermek, evinin kadını olmaktı.

İş kadını rolü de eklenince... 

Şimdilerde bu tanım kadının da iş hayatına girmesiyle birlikte değişim göstermeye başladı. Sahip olduğu rollere, iş kadını rolü de eklenince, diğer rollerdeki denge de haliyle bozuldu. Çünkü artık sadece ev kadını, eş ya da anne rolü değil, aynı zamanda iş kadını rolü de hayatında bir yüzde parçası oluşturmaya başladı. Bununla birlikte erkeklerle olan ilişkiler iletişimler ve beklentiler değişti. Sonrasında da bir kavram ortaya çıktı; “Erkek gibi erkek kalmadı. Kadın gibi kadın yok. ”Hayatımızı, rollerimizi, kadınlığımızı ya da erkekliğimizi, başarımızı, değerlendirme şeklimiz hep beklentiler ve onlardan aldığımız cevaplar neticesinde oluşur. Kendimizden ve diğerlerinden beklentimiz... Vereceğimiz cevaplar bizi, neyi isteyip neyi istemediğinize, neye ihtiyacımız olup olmadığımıza götürecek yol gösterici kaynaklardır.




1. BÖLÜM



HAZIRLAYAN 
LEMAN ÖZDİLEK


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder