13 Ocak 2014 Pazartesi


AHMET YESEVİ




AHMET YESEVİ

Ahmet Yesevi...  Türklerin manevî hayatına asırlarca hükmeden, Türk halk sufilik geleneğinin kurucusu; Arslan Baba’dan teslim aldığı emaneti, insanlara “hikmet”leri aracılığı ile damla damla özümseten; kutsal emaneti Horasan Erenleriyle dünyanın dört bucağına ulaştıran; Türk diliyle yazdığı hikmetleriyle dilimizin gelişmesi ve zenginleşmesine büyük katkısı olan, “Pîr-i Türkistan”, Büyük Veli, öncü şair...

Ahmet Yesevi’nin hayatı hakkında bilinenler menkıbelere dayanmaktadır. Eldeki bilgilere göre, Çimkent şehrine bağlı Sayram kasabasında, bazı kaynaklara göre ise bugünkü adı Türkistan olan Yesi’de doğmuştur.  Doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, 1093 yılında doğduğu, 73 yıl yaşadığı ve 1166 yılında vefat ettiği kabul edilmektedir.

Babası Sayram’ın meşhur mutasavvıflarından olan İbrahim Ata (İbrahim Şeyh), annesi ise Sayramlı Musa Şeyhin kızı Ayşe Hatun’dur. Yedi yaşındayken annesini, ardından babasını kaybetmiş ve ablası Gevher fiehnaz tarafından büyütülmüştür. 

İlk eğitimini babasından alan Yesili Ahmet, manevî eğitimini Yesi’de devrin meşhur mutasavvıfı Arslan Baba’dan almıştır. Daha sonra Buhara’ya giderek Yusuf Hemedani’nin yanında manevi eğitimini tamamlamış ve onun ölümü üzerine 1160’da halife olmuştur.  Bir süre sonra da Yesi’ye dönerek, hayatının kalan kısmını insanları irşatla geçirmiştir. 

Altmış üç yaşına geldiğinde tekkesinin avlusuna yaptırdığı çilehaneye girmiş ve ömrünü burada tamamlamıştır. Türbesi, Türkistan şehrindedir.

Yahya Kemal, Ahmet Yesevi’nin Türk tarihi bakımından önemini; “fiu Ahmet Yesevi kim, bir araştırın, göreceksiniz, bizim milliyetimizi asıl onda bulacaksınız.” sözleriyle ifade eder.

Tasavvufi Türk halk şiirinin öncüsü olan Ahmet Yesevi, düşüncelerini yayabilmek için millî nazım şekli olan dörtlüklerle, hece vezninde, yalın bir Türkçeyle şiirler yazmıştır. “Hikmet” adı verilen ve Divan-ı Hikmet adıyla bir kitapta toplanan şiirler, İslamiyetin Türkler arasında yayılmasında büyük rol oynamıştır.




Ahir zaman şeyhleri

Durmaz keramet satar
Ahir zaman şeyhleri
Her gün battıkça batar,
Ahir zaman şeyhleri

Farzı geriye atar,
Nafile oruç tutar,
Dini paraya satar,
Ahir zaman şeyhleri

Beline kuşak bağlar,
Sözleri yürek dağlar
Para toplarken ağlar,
Ahir zaman şeyhleri

Ağlaması göz boyar,
Her gün ayağı kayar,
Kendini adam sayar,
Ahir zaman şeyhleri

Başına sarık sarar,
Kendine mürit arar,
İlmi yok neye yarar,
Ahir zaman şeyhleri

Dünyaya kucak açar,
Zoru görünce kaçar,
Her yere küfür saçar,
Ahir zaman şeyhleri

Şeyhlik ulu bir iştir,
Hakka doğru gidiştir
Yaklaşılmaz ateştir,
Ahir zaman şeyhleri

Salih şeyhler nerdedir,
Kötüler her yerdedir,
Hak yoluna perdedir,
Ahir zaman şeyhleri

Ahmed Yesevi






Sekiz yaşımda sekiz yandan yol açıldı bana, güzel söz söyleyeyim diye başlarıma nurlar saçıldı. Allah’a hamd olsun, bana insanı kamillere içirilen mey içirildi. Ben nasıl peygamberimizden fazla yaşayayım, o sebepten dolayı altmış üç yaşımda girdim mezara ben.

Namazını kılıp yerden kaldırdılar
Bir anda cennet içine ulaştırdılar
Ruhunu alıp “İlliyyin” cennetine girdirdiler
O sebepten altmış üçte girdim yere
Allah, Allah yer altında vatan eyledi
Münker Nekir “Men rabbük?” deyip soru sordu
Arslan Baba’m İslam’ından beyan eyledi
O sebepten altmış üçte girdim yere
Akıllı isen, erenlere hizmet eyle
Emr-i maruf kılanları aziz eyle
Nehy-i münker kılanları hürmetli eyle
O sebepten altmış üçte girdim yere
Sekizimde sekiz yandan yol açıldı
“Hikmet söyle!” diye, başlarıma nur saçıldı
Allah’a hamd olsun, Pir-i kamil mey içirdi
O sebepten altmış üçte girdim yere
Pir-i kamil Hakk Mustafa, şüphesiz bilin
Nereye varsan, vasfını söyleyip saygı gösterin
Salat-selam deyip Mustafa ya ümmet olun
O sebepten altmış üçte girdim yere
Dokuzumda dolanmadım doğru yola
Teberrük deyip alıp yürüdü elden ele
Sevinmedim bu sözlere kaçtım çöle
O sebepten altmış üçte girdim yere
On yaşında delikanlı oldun Kul Hoca Ahmed
Hocalığa bina koyup, eylemeden ibadet
Hocayım, deyip yolda kalsan, vay ne hasret
O sebepten altmış üçte girdim yere

Hoca Ahmet Yesevi
Divanı Hikmet
2. Hikmet







Halim nice olur

Tatlı canımı versem,
Karanlık yere girsem,
Münker, Nekir’i görsem,
Şu halim nice olur?

Gidip kabre konunca,
Hemen geri dönünce,
Zor sual sorulunca,
Şu halim nice olur?

Gelse koca bir yılan,
Beni soktuğu zaman,
Aman Allah’ım aman,
Şu halim nice olur?

Yarın kıyamet günü,
Sorguya çekip beni,
Dense amelin hani?
Şu halim nice olur?

Ahmed Yesevi












 HAZIRLAYAN
LEMAN ÖZDİLEK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder