AHMET YESEVİ
AHMET YESEVİ
Ahmet
Yesevi... Türklerin manevî hayatına asırlarca hükmeden, Türk halk sufilik
geleneğinin kurucusu; Arslan Baba’dan teslim aldığı emaneti, insanlara
“hikmet”leri aracılığı ile damla damla özümseten; kutsal emaneti Horasan
Erenleriyle dünyanın dört bucağına ulaştıran; Türk diliyle yazdığı
hikmetleriyle dilimizin gelişmesi ve zenginleşmesine büyük katkısı olan, “Pîr-i
Türkistan”, Büyük Veli, öncü şair...
Babası
Sayram’ın meşhur mutasavvıflarından olan İbrahim Ata (İbrahim Şeyh), annesi ise
Sayramlı Musa Şeyhin kızı Ayşe Hatun’dur. Yedi yaşındayken annesini, ardından
babasını kaybetmiş ve ablası Gevher fiehnaz tarafından büyütülmüştür.
İlk
eğitimini babasından alan Yesili Ahmet, manevî eğitimini Yesi’de devrin meşhur
mutasavvıfı Arslan Baba’dan almıştır. Daha sonra Buhara’ya giderek Yusuf
Hemedani’nin yanında manevi eğitimini tamamlamış ve onun ölümü üzerine 1160’da
halife olmuştur. Bir süre sonra da Yesi’ye dönerek, hayatının kalan
kısmını insanları irşatla geçirmiştir.
Altmış üç
yaşına geldiğinde tekkesinin avlusuna yaptırdığı çilehaneye girmiş ve ömrünü
burada tamamlamıştır. Türbesi, Türkistan şehrindedir.
Yahya
Kemal, Ahmet Yesevi’nin Türk tarihi bakımından önemini; “fiu Ahmet Yesevi kim,
bir araştırın, göreceksiniz, bizim milliyetimizi asıl onda bulacaksınız.”
sözleriyle ifade eder.
Tasavvufi
Türk halk şiirinin öncüsü olan Ahmet Yesevi, düşüncelerini yayabilmek için
millî nazım şekli olan dörtlüklerle, hece vezninde, yalın bir Türkçeyle şiirler
yazmıştır. “Hikmet” adı verilen ve Divan-ı Hikmet adıyla bir kitapta toplanan
şiirler, İslamiyetin Türkler arasında yayılmasında büyük rol oynamıştır.
Ahir
zaman şeyhleri
Durmaz keramet satar
Ahir zaman şeyhleri
Her gün battıkça batar,
Ahir zaman şeyhleri
Farzı geriye atar,
Nafile oruç tutar,
Dini paraya satar,
Ahir zaman şeyhleri
Beline kuşak bağlar,
Sözleri yürek dağlar
Para toplarken ağlar,
Ahir zaman şeyhleri
Ağlaması göz boyar,
Her gün ayağı kayar,
Kendini adam sayar,
Ahir zaman şeyhleri
Başına sarık sarar,
Kendine mürit arar,
İlmi yok neye yarar,
Ahir zaman şeyhleri
Dünyaya kucak açar,
Zoru görünce kaçar,
Her yere küfür saçar,
Ahir zaman şeyhleri
Şeyhlik ulu bir iştir,
Hakka doğru gidiştir
Yaklaşılmaz ateştir,
Ahir zaman şeyhleri
Salih şeyhler nerdedir,
Kötüler her yerdedir,
Hak yoluna perdedir,
Ahir zaman şeyhleri
Ahmed Yesevi
Sekiz yaşımda sekiz
yandan yol açıldı bana, güzel söz söyleyeyim diye başlarıma nurlar
saçıldı. Allah’a hamd olsun, bana insanı kamillere içirilen mey içirildi.
Ben nasıl peygamberimizden fazla yaşayayım, o sebepten dolayı altmış üç
yaşımda girdim mezara ben.
Namazını kılıp yerden kaldırdılar
Bir anda cennet içine ulaştırdılar
Ruhunu alıp “İlliyyin” cennetine
girdirdiler
O sebepten altmış üçte girdim yere
Allah, Allah yer altında vatan eyledi
Münker Nekir “Men rabbük?” deyip soru
sordu
Arslan Baba’m İslam’ından beyan eyledi
O sebepten altmış üçte girdim yere
Akıllı isen, erenlere hizmet eyle
Emr-i maruf kılanları aziz eyle
Nehy-i münker kılanları hürmetli eyle
O sebepten altmış üçte girdim yere
Sekizimde sekiz yandan yol açıldı
“Hikmet söyle!” diye, başlarıma nur
saçıldı
Allah’a hamd olsun, Pir-i kamil mey içirdi
O sebepten altmış üçte girdim yere
Pir-i kamil Hakk Mustafa, şüphesiz bilin
Nereye varsan, vasfını söyleyip saygı
gösterin
Salat-selam deyip Mustafa ya ümmet olun
O sebepten altmış üçte girdim yere
Dokuzumda dolanmadım doğru yola
Teberrük deyip alıp yürüdü elden ele
Sevinmedim bu sözlere kaçtım çöle
O sebepten altmış üçte girdim yere
On yaşında delikanlı oldun Kul Hoca Ahmed
Hocalığa bina koyup, eylemeden ibadet
Hocayım, deyip yolda kalsan, vay ne hasret
O sebepten altmış üçte girdim yere
Hoca Ahmet Yesevi
Divanı Hikmet
2. Hikmet
Halim nice olur
Tatlı canımı versem,
Karanlık yere girsem,
Münker, Nekir’i görsem,
Şu halim nice olur?
Gidip kabre konunca,
Hemen geri dönünce,
Zor sual sorulunca,
Şu halim nice olur?
Gelse koca bir yılan,
Beni soktuğu zaman,
Aman Allah’ım aman,
Şu halim nice olur?
Yarın kıyamet günü,
Sorguya çekip beni,
Dense amelin hani?
Şu halim nice olur?
Ahmed Yesevi
Tatlı canımı versem,
Karanlık yere girsem,
Münker, Nekir’i görsem,
Şu halim nice olur?
Gidip kabre konunca,
Hemen geri dönünce,
Zor sual sorulunca,
Şu halim nice olur?
Gelse koca bir yılan,
Beni soktuğu zaman,
Aman Allah’ım aman,
Şu halim nice olur?
Yarın kıyamet günü,
Sorguya çekip beni,
Dense amelin hani?
Şu halim nice olur?
Ahmed Yesevi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder