AYIŞIĞI BUJİTERİN YETKİLİSİ
SAYIN
GÜZİDE KÜLAH'LA
KADININ ÜRETKENLİĞİ
ÜZERİNE ENFES BİR
RÖPORTAJ
Güzide Hanım bize kendinizden bahseder misiniz?
1974 yılında Kayserinin Yeşilhisar İlçesinde doğdum. İlk
orta lise öğrenimimi Yeşilhisarda
tamamladım. Sakin ve çalışkan bir öğrenciydim . Her genç gibi benimde geleceğe
dair düşlerim vardı. Öğretmen yada Hakim olmayı istemişimdir. Ama olmadı.
Başarısız bir evliliğim oldu ve bitirdim. Geriye dönüp bakmadım,
yapabileceklerime baktım. Çalışma hayatına öncelikle tarlada ırgat olarak başladım.
Bir süre çocuk bakıcılığı , bir süre markette çalıştım. En son olarakta özel
bir hasta bakım merkezinde hasta bakıcılık yaptım. Yaptığım işlerin hiç
birisinden de gocunmadım . Bunlar benim için bir deneyim idi. Bacaklarımdaki
rahatsızlık bana sıkıntı vermeye başlayınca daha hafif bir iş yapmaya karar
verdim. Yapabileceğim iş konusunda önce
düşündüm, hayalimi kurdum araştırdım ve eyleme geçtim. Esnaflık hayatım bu
şekilde başladı. Üç yıldır bujiteri işi yapıyorum , işimi seviyorum ve
mutluyum.
Kadının Üretime
katılması konusundaki fikirlerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Toplumun yarısı
erkekse diğer yarısı kadındır. Netice itibariyle her iki tarafta birbirinin
bütünleyenidir.Toplumun bir tarafının önünü açar diğer tarafın önünü tıkarsanız
toplumda ilerleme sağlayamazsınız.
Bu şuna benzer
erkekleri okutup kızları okutmazsanız o toplumun eğitimli olduğundan
bahsedemezsiniz. Burada kadınlarımıza çok iş düşüyor. Kadınlarımız kendilerine
biçilen kalıbın içinde kaldıkları sürece bir arpa boyu yol alamazlar.
Aile baskısı, sokak
baskısı, toplum baskısı bunlar birer kalıptır. Bunlar kadınlarımızı ikinci
sınıf , üçüncü sınıf hale getirmektedir. Kadınlarımızın silkinip kendilerine
gelmeleri gerekmektedir, akıllı üretken, yaratıcı ve başarılı olabileceklerine
inanmalıdırlar. Şahsen isterlerse yapamayacakları bir şeyin olmadığını düşünüyorum. Gönlüm ister ki çarşı esnafının yarısı da
kadınlarımız olsun.
Bir İşyeri sahibi
olarak kadınlarımıza neler
tavsiye edersiniz?
tavsiye edersiniz?
Bütün samimiyetimle
söylüyorum ki kadınlarımızın hem becerikli hem de üretken olduklarını biliyorum.
Onlara da güveniyorum , ama benim onlara güvenmem 'le tabiiki iş bitmiyor.
Düşünecekler, hayal
kuracaklar, gerçekleştirmek içinde harekete
geçecekler.İnsanlar arasındaki iletişime önem verecekler. Birlik ve
beraberlikten yana olacaklar, dirençli olacaklar zorluk gördükleri zaman
tabanları yağlayıp kaçmayacaklar.İnatçılıkta işe yarayan bir etken, inatçı
keçinin tekiyim mesela.
Yaşadığınız
zorluklardan bahseder misiniz bize?
Zorluklar elbette ki
olacak, burada önemli olan zorluklara karşı nasıl tavır aldığınız. Daha
zorlukları görmeden, adım atmaktan korkarsanız baştan yenilgiyi kabul
ediyorsunuzdur. Ben bu işe giriştiğimde zorluklarla karşılaşacağımı biliyordum.
Riski, zorluğu ve engelleri göze alamazsanız hiç
bir şey yapamazsınız.
Fikren ve kalben dar bir yerde yaşıyoruz, elbette yeni bir şey insanlara tuhaf
gelecektir. Çok caydırmaya çalıştılar caymadım, bir haftaya kalmaz kapatırsın
dediler aldırmadım, burası dar bir yer tutunamazsın dediler denemekte yarar var
dedim , ödemelere yetişemezsin dediler belki de yetişirim dedim. Uzun lafın
kısası fikirlerimi ve kalbimi fanusun içine koymadım ,
dışarı çıkardım.
Halende işimi yapıyorum . Son söz olarak ta haydi hanımlar iş başına diyorum,
isterseniz yaparsınız.
Bu konuda yaşadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
Anımızın ismi kadın
isterse olsun
Yer Ankara Kızılay
karlı ve soğuk bir hava. Gözüme orta yaşlı bir kadın ilişti. Tabureye oturmuş
ayaklarını karton kutuya geçirmiş, yanında da küçük bir masa. Ha babam de babam
lif örüyor
ve satıyor. Belli ki onuruna ve haysiyetine çok
düşkün, gıpta ile baktım ve işte onurlu yaşam timsali dedim.