31 Aralık 2013 Salı

      KAYSERİNİN YEŞİLHİSAR İLÇESİ 





         AYIŞIĞI BUJİTERİN YETKİLİSİ 
                            SAYIN 
                  GÜZİDE KÜLAH'LA 
              KADININ ÜRETKENLİĞİ
                   ÜZERİNE ENFES BİR 
                          RÖPORTAJ





Güzide Hanım bize kendinizden bahseder misiniz?



1974 yılında Kayserinin Yeşilhisar İlçesinde doğdum. İlk orta lise öğrenimimi  Yeşilhisarda tamamladım. Sakin ve çalışkan bir öğrenciydim . Her genç gibi benimde geleceğe dair düşlerim vardı. Öğretmen yada Hakim olmayı istemişimdir. Ama olmadı. Başarısız bir evliliğim oldu ve bitirdim. Geriye dönüp bakmadım, yapabileceklerime baktım. Çalışma hayatına öncelikle tarlada ırgat olarak başladım. Bir süre çocuk bakıcılığı , bir süre markette çalıştım. En son olarakta özel bir hasta bakım merkezinde hasta bakıcılık yaptım. Yaptığım işlerin hiç birisinden de gocunmadım . Bunlar benim için bir deneyim idi. Bacaklarımdaki rahatsızlık bana sıkıntı vermeye başlayınca daha hafif bir iş yapmaya karar verdim.  Yapabileceğim iş konusunda önce düşündüm, hayalimi kurdum araştırdım ve eyleme geçtim. Esnaflık hayatım bu şekilde başladı. Üç yıldır bujiteri işi yapıyorum , işimi seviyorum ve mutluyum. 






Kadının Üretime katılması konusundaki fikirlerinizi bizimle paylaşır mısınız?


Toplumun yarısı erkekse diğer yarısı kadındır. Netice itibariyle her iki tarafta birbirinin bütünleyenidir.Toplumun bir tarafının önünü açar diğer tarafın önünü tıkarsanız toplumda ilerleme sağlayamazsınız.
Bu şuna benzer erkekleri okutup kızları okutmazsanız o toplumun eğitimli olduğundan bahsedemezsiniz. Burada kadınlarımıza çok iş düşüyor. Kadınlarımız kendilerine biçilen kalıbın içinde kaldıkları sürece bir arpa boyu yol alamazlar.

Aile baskısı, sokak baskısı, toplum baskısı bunlar birer kalıptır. Bunlar kadınlarımızı ikinci sınıf , üçüncü sınıf hale getirmektedir. Kadınlarımızın silkinip kendilerine gelmeleri gerekmektedir, akıllı üretken, yaratıcı ve başarılı olabileceklerine inanmalıdırlar. Şahsen isterlerse yapamayacakları bir şeyin olmadığını düşünüyorum. Gönlüm ister ki çarşı esnafının yarısı da kadınlarımız olsun.

   
Bir İşyeri sahibi olarak kadınlarımıza neler
 tavsiye edersiniz?


Bütün samimiyetimle söylüyorum ki kadınlarımızın hem becerikli hem de üretken olduklarını biliyorum. Onlara da güveniyorum , ama benim onlara güvenmem 'le tabiiki iş    bitmiyor.
Öncelikle kabuklarından çıkmaya karar verecekler, özgüvenlerini yerine getirecekler,
kendilerine hem inanacaklar hem de güvenecekler. Cesaret zaten olmazsa olmazlardan.Negatif  düşünce ve pozitif  düşünce zaten hep birbirleriyle çarpışır, negatif düşünceye yenilmemeleri gerekir.

Düşünecekler, hayal kuracaklar, gerçekleştirmek içinde harekete  geçecekler.İnsanlar arasındaki iletişime önem verecekler. Birlik ve beraberlikten yana olacaklar, dirençli olacaklar zorluk gördükleri zaman tabanları yağlayıp kaçmayacaklar.İnatçılıkta işe yarayan bir etken, inatçı keçinin tekiyim mesela.


Yaşadığınız zorluklardan bahseder misiniz bize?

Zorluklar elbette ki olacak, burada önemli olan zorluklara karşı nasıl tavır aldığınız. Daha zorlukları görmeden, adım atmaktan korkarsanız baştan yenilgiyi kabul ediyorsunuzdur. Ben bu işe giriştiğimde zorluklarla karşılaşacağımı biliyordum. Riski, zorluğu ve engelleri göze alamazsanız hiç
bir şey yapamazsınız. Fikren ve kalben dar bir yerde yaşıyoruz, elbette yeni bir şey insanlara tuhaf gelecektir. Çok caydırmaya çalıştılar caymadım, bir haftaya kalmaz kapatırsın dediler aldırmadım, burası dar bir yer tutunamazsın dediler denemekte yarar var dedim , ödemelere yetişemezsin dediler belki de yetişirim dedim. Uzun lafın kısası fikirlerimi ve kalbimi fanusun içine koymadım ,
dışarı çıkardım. Halende işimi yapıyorum . Son söz olarak ta haydi hanımlar iş başına diyorum, isterseniz yaparsınız.




Bu konuda  yaşadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?

Anımızın ismi kadın isterse olsun

Yer Ankara Kızılay karlı ve soğuk bir hava. Gözüme orta yaşlı bir kadın ilişti. Tabureye oturmuş ayaklarını karton kutuya geçirmiş, yanında da küçük bir masa. Ha babam de babam lif örüyor
ve  satıyor. Belli ki onuruna ve haysiyetine çok düşkün, gıpta ile baktım ve işte onurlu yaşam timsali dedim. 





                          YEŞİLHİSAR ŞEKERPARESİ

    




RÖPORTAJ VE HAZIRLAYAN
          LEMAN ÖZDİLEK

28 Aralık 2013 Cumartesi



KAYSERİNİN 
YEŞİLHİSAR 
     İLÇESİ

(Fotoğraf Yeşilhisarım Grubundan)

















YAĞMUR 
KUAFÖR
SALONU



YAĞMUR 
KUAFÖR
SALONU











YAĞMUR 
KUAFÖR
SALONU



















    








































                       YAĞMUR                                                                           KUAFÖR

                             SALONU

                     Z.ÖZLEM ÖZER

TEL (0352) 651 25 02
GSM 0554 884 65 95

YEŞİLHİSAR KAYSERİ






                HAZIRLAYAN LEMAN ÖZDİLEK







27 Aralık 2013 Cuma


         KAYSERİNİN YEŞİLHİSAR İLÇESİ




·         Albert Einstein Sözleri / Bilge Sözleri
· 
·         Mutlu olmak istiyorsan, bir amaca bağlan; insanlara ya da eşyalara değil.
·         Dünya; kötülük yapanlar değil, seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir.
·         Hayatı yaşamanın iki yolu vardır: Biri hiçbirşeyin mucize olmadığını düşünmek, diğeri herşeyin mucize olduğunu düşünmek.
·         İnsan aklın sınırlarını zorlamadıkça hiçbir şeye ulaşamaz.
·         Bir insanın zekası verdiği cevaplardan değil; soracağı sorulardan anlaşılır...
·         Takdir ediliyorsan değil, Taklit ediliyorsan başarmışsın demektir.
·         Sakın Sana Kötüsün Diyenlere Aldırma. Bana da Gerizekalısın Giyenler Oldu. Ve Ben Atomu Parçalayıp Ellerine Verdim.
·         Küçük mevzularda gerçeği ciddiye almayan birine, büyük mevzularda da güvenilemez.
·         İnsan savaş gibi inanmadığı bir şey için acı çekeceğine, barış gibi inandığı bir dava uğruna ölse daha iyi değil mi.
·         İnsanı ayakta tutan iskelet ve kas sistemi değil, prensipleri ve inançlarıdır.
·         Her savaş insanlığın ilerlemesini engelleyen kötülük zincirine bir halka ekler.
·         İnancı dışlayan bilim topal, bilimi dışlayan din kördür.



Hakk Tecelli Etmektedir

Ay yüzlü sevgilim, daima sağ taraftan parlar, 
Sağ taraftan yüz gösterir, doğardı.
 
Bir gün ona; ''Sola bakmak haramdır, hatadır'' dedim.
 
Bu defa o ay yüzlüm, sol tarafını da süsleyince,
 
Sol yönünü de nurlandırınca dedim ki;
 
''Sol da, sağ da, sağlar da, sollar da hep sevgiden ibarettir,
 
Her tarafta, her yerde Hakk tecelli etmektedir.

Mevlana Celaleddin Rumi




.
Bilim dünyasının başarılı kadınları...

Diğer birçok alanda olduğu gibi bilim dünyasında da geçmişte hep erkekler egemen olmuştur. Einstein, Newton veya da Vinci isimlerini eminiz hepiniz biliyorsunuzdur. Peki ya Ada Lovelace? Ya da İrene Curie veya Sophie Germain size hiç tanıdık geliyor mu? Ünlü fizikçi Marie Curie gibi istisna bilim kadınları dışında birçokları hep gizli kalmıştır.
Kadın araştırmacılar, genelde erkek meslektaşlarının kıskançlığı ve çekememezliği yüzünden yeteneklerini topluma açıklama olanağını bulamamıştır. Kadınlar erkekler tarafından, akıl ve bilim dünyası için yetersiz ve histerik bulunuyordu. Bilim alanında başarılı olan kadınların erkek meslektaşları tarafından engellenmesi olağan durumlardı. Erkeklerin kendilerini üstün görme alışkanlıkları ne yazık ki günümüzde bile sürmekte.


Şairin matematikçi kızı

Geçmişte bilimsel meraklarını sürdürmek isteyen bazı kadınlar ilginç yöntemlere baş vuruyorlardı. Mesela 1776 yılında doğan matematikçi Sophie Germain de bunlardan biriydi. Germain bir erkek ismi kullanarak ünlü matematikçi Carl Friedrich Gauss ile mektuplaşarak bilgi alışverişinde bulunmaya başarmıştı.
Bilgisayar çağının öncülerinden biri olan Ada Countess of Lovelace’nin adını duyan var mı acaba? İngiliz şair Lord Byron’un kızı olan Ada, matematikle ilgileniyordu ve "Analytical Engine" olarak adlandırılan ilk bilgisayarın geliştirilmesinde Charles Babbage ile birlikte çalışmıştı. Programlamanın temellerini geliştiren bu kadın matematikçi, bilgisayar teknolojisindeki yaşanan gelişmeler sayesinde bir gün bilgisayarla müzik bestelenebileceğini ya da resim yapılabileceğini öncelemişti. Program dili "Ada" işte bu yüzden matematikçinin ismiyle anılmakta

.
Genetikçe Franklin


Neredeyse tümüyle unutulan diğer bir bilim kadını da DNA yapısının asıl buluşçusu olan Rosalind Franklin’dir. Franklin’in uzmanlık alanı katı maddeleri röntgen ışığıyla incelemekti. Kalıtım molekülü DNA’nın yapısı hakkında kesin öncelemelerde bulunmasına rağmen, kaynaklarda adı neredeyse hiç geçmez bile ve bağımsız olarak araştırarak önemli bilgilere ulaşmasına rağmen genelde hep erkek bilim adamlarının asistanı (yardımcısı) olarak tanıtılmakta.
Alman kadın fizikçi Lise Meitner, çekirdek füzyonu kavramını ortaya atan ve çekirdek bölünmesi için teorik temelleri sunan başarılı bir fizikçiydi. Otto Hahn ve Max Planck gibi ünlü bilim adamlarıyla birlikte çalışan Meitner, Albert Einstein ve Marie Curie gibi ünlü bilim insanlarıyla da görüşüyordu. Bir pasifist olan Meitner, atom bombasının üretimine karşı çıkmıştı. Olağanüstü başarılarına rağmen ne fizik ne de kimya alanında ödüllendirilmemiştir. Fakat birlikte çalışmış olduğu fizikçi Otto Hahn, 1944 yılında Fizik Nobel ödülüne layık görülmüştü.


Ülkemiz bilim kadınları

Ülkemizde kadınlar ilk kez Cumhuriyet döneminde Atatürk sayesinde bilim dünyasına adım atabildiler. Çünkü daha önce kadınların üniversiteye gitme şansları yoktu. İlk bilim kadınlarımızın birçoğu da cumhuriyetten önce eğitimlerini yurtdışında sürdürmüşlerdir.
İlk kadın kimyageri Remziye Hisar, Fransa’da Sorbonne Üniversitesi’nde Marie Curie’nin ders verdiği dönemlerde okudu ve kendi alanında Türkçe ve Fransızca kitaplar yayımladı. İlk Türk kadın doktor Safiye Ali ise eğitimini 1921 yılında Almanya’da tamamlamıştır. Güzide Lütfü 1928 yılında İstanbul Barosu’na 1127 sicil numarasıyla kayıt olan ilk kadın avukat idi. Ve hepinizin bildiği gibi Sabiha Gökçen hem Türkiye’nin hem de dünyanın ilk kadın savaş pilotuydu..














            KAYSERİNİN YEŞİLHİSAR İLÇESİ



                YEŞİLHİSAR ŞEKERPARESİ


                DÜNYADAKİ DOĞA GÜZELLİKLERİ






Su Dediki

Gönül buğday tanesine benziyor, 
bizse değirmene.
 
Değirmen nereden bilecek
 
bu dönüşün sebebi ne?
 

Değirmen taşına benziyor beden,
 
düşünce ce kaygı, suyu.
 
Su kulak kabarttı, dinledi,
 
taş başından geçeni söyledi durdu.
 

Su der ki:
 
Değirmencidir suyu ark'a döken,
 
ona sor sen bu işi.
 
Ey ekmek yiyen, der sana değirmenci,
 
ekmekçi dediğin de kim oluyor
 
bu değirmen bir dönmedi mi?
 

Başından geçenler uzar gider,
 
gelmez sonu bir türlü.
 
Yücelik sayesinde bilgi değirmeni
 
bir hayli tane övüttü.
 
Söylesin sana, ona sor.
 

Tebrizli Şems devlet kuşu,
 
padişahın kutluluk göğünde
 
yücelere doğru
 
uçuyor da uçuyor.

Mevlana Celaleddin Rumi





Verdim Canımı Gitti

Nerde bir topluluk görürsen, tellal, 
hiç durma, bağır:
 
kaçan bir kul gördünüz mü ey insanlar, de,
 
tertemiz kokan bir kul gördünüz mü,
 
ay parçası bir yüzü var,
 
baştanbaşa fitne.
 

Savaş vakti tez gider, de, tellal,
 
barış vakti uysal olur, de.
 

Nerde bir topluluk görürsen, tellal,
 
hiç durma, bağır:
 
ince boylu, güler yüzlü, tatlı sözlü,
 
tez canlı, çevik bir kul gördünüz mü?
 
sırtında bir al kaftan taşıyor.
 

Kucağında bir rebap, elinde bir yay var, de, tellal,
 
çaldığı hep güzel, hep sıcak havalar, de.
 

Nerede bir topluluk görürsen, tellal,
 
hiç durma, bağır:
 
onun bağından bir meyva devşiren var mı ey insanlar, de,
 
onun gül bahçesinden bir demet gül deren var mı?
 

İş ki çıksın bir
 habercik getirsin biri ondan bana, tellal 
çıksın biri ondan bana bir şeyler desin iş ki,
 
söyle, verdim canımı ona gitti, tellal,
 
verdim ona gitti.

Mevlana Celaleddin Rumi

HAZIRLAYAN LEMAN ÖZDİLEK