26 Kasım 2013 Salı

YEŞİLHİSAR




KAYSERİNİN YEŞİLHİSAR İLÇESİ.




LÜTFEN YEŞİLHİSAR ŞEKERPARESİ.


“Düzeltilmesi gereken bir yanlışlık, doğruluktan daha ağır bir yüktür.”
Dag Hammarskjölk




“Ne üstün zekâ, ne hayal gücü ne de her ikisi beraber, bir dâhi yapmaya yeter. Sevgi, sevgi, sevgi.. İşte bu dehanın ta kendisidir.”
Wolfgang Amadeus Mozart

YEŞİLHİSARA GELECEKSİNİZ
YEŞİLHİSAR İNSANIYLA
TANIŞACAKSINIZ.
EBEDİ DOSTLUK.


MARANGOZ



Yaşlı bir marangozun emeklilik çağı gelmişti. İşveren müteahhidine, çalıştığı konut yapım işinden ayrılmak ve eşi, büyüyen ailesi ile birlikte daha özgür bir yasam sürmek tasarısından söz etti. Çekle aldığı ücretini elbette özleyecekti. Emekli olmak ihtiyacındaydı, ne var ki. Müteahhit iyi isçisinin ayrılmasına üzüldü. Ve ondan, kendine bir iyilik olarak, son bir ev daha yapmasını rica etti. Marangoz kabul etti ve işe girişti, ne var ki gönlünün yaptığı işte olmadığını görmek pek kolaydı. Baştan savma bir isçilik yaptı ve kalitesiz malzeme kullandı. Kendini adamış olduğu mesleğine böyle son vermek ne talihsizlikti!.. 
İşini bitirdiğinde, işveren, evi gözden geçirmek için geldi. Dış kapının anahtarını marangoza uzattı. 
- "Bu ev senin" dedi, 
- "sana benden hediye." 
Marangoz şoka girdi. Ne kadar utanmıştı! Keşke yaptığı evin kendi evi olduğunu bilseydi! O zaman onu böyle yapar mıydı!

Allah Derim


Sırtımda, taşınmaz yükü göklerin; 
Herkes koşar, zıplar, ben yürüyemem!
 
İsterseniz hayat aşını verin;
 
Sayılı nimetler bal olsa yemem!
 

Ey akıl, nasıl delinmez küfen?
 
Ebedi oluşun urbası kefen!
 
Kursa da boşluğa asma köprü, fen,
 
Allah derim, başka hiçbir şey demem!

Necip Fazıl Kısakürek















YEŞİLHİSARIM VE ŞEKERPAREM.





Yoksul Çiftçi


İskoçya'da yoksul mu yoksul bir çiftçi yaşardı. Fleming 'idi adı. Günlerden bir gün tarlada çalışırken bir çığlık duydu. Hemen sesin geldiği yere koştu. Bir de baktı ki beline kadar bataklığa batmış bir çocuk, kurtulmak için çırpınıp duruyor. Çocukcağız bir yandan da avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Çiftçi çocuğu bataklıktan çıkardı ve acılı bir ölümden kurtardı. Ertesi gün Fleming'in evinin önüne gelen gösterişli arabadan şık giyimli bir aristokrat indi. Çiftçinin kurtardığı çocuğun babası olarak tanıttı kendini. 

''Oğlumu kurtardınız, size bunun karşılığını vermek istiyorum'' dedi. 

Yoksul ve onurlu Fleming ; ''Kabul edemem!'' diyerek ödülü geri çevirdi.

Tam bu sırada kapıdan çiftçinin küçük oğlu göründü.

''Bu senin oğlun mu?'' diye sordu aristokrat. 

Çiftçi gururla ''Evet!'' dedi. 

Aristokrat devam etti ; ''Gel seninle bir anlaşma yapalım. Oğlunu bana ver iyi bir eğitim almasını sağlayayım. Eğer karakteri babasına benziyorsa ilerde gurur duyacağın bir kişi olur.'' 

Bu konuşmalar sonunda Fleming'in oğlu aristokratın desteğinde eğitim gördü. Aradan yıllar geçti. Çiftçi Fleming'in oğlu Londra'daki St. Mary's Hospital Tıp Fakültesi'nden mezun oldu ve tüm dünyaya adını penisilini bulan Sir Alexander Fleming olarak duyurdu. Bir süre sonra aristokratın oğlu zatürreye yakalandı. 

Onu ne mi kurtardı? Penisilin! 

Aristokratın adi : Lord Randolp Churchill'idi...

Oğlunun adı ise : Sir Winston Churchill. 

Kurtaran doktor : Çiftçinin oğlu Sir Alexander Fleming. 



Paraya gereksiniminiz yokmuş gibi çalışın. 

Hiç acı çekmemiş gibi sevin. 

Hiçbir şey beklemeden verin. 

Karşılığını mutlaka bir gün alırsınız...



ŞÖYLE BİR BAKMAK BİLE YETERLİ.
YEŞİLHİSAR ŞEKERPARESİ.


Bahçedeki İhtiyar


Yıllar bir gözyaşı olup da kaymış 
Nurlu ihtiyarin yanaklarında.
 
Yapraktan saçını yerlere yaymış,
 
Sonbahar ağlıyor ayaklarında.
 
Süzüyor ufukta bir kızıl yeri,
 
İçi karanlıkla dolu gözleri;
 
Alnında akşamın ince kederi,
 
Sessizliğin sırrı, dudaklarında.
 

Yanan bir kağıtta küçük bir satir
 
Yazı gibi aksam onu karartır;
 
Artık o, silinen bir hatıradır,
 
Bu issiz bahçenin uzaklarında...

Necip Fazıl Kısakürek



HAZIRLAYAN LEMAN ÖZDİLEK


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder