9 Kasım 2013 Cumartesi

YEŞİLHİSAR İLÇESİNİN YETİŞTİRDİĞİ EN DEĞERLİ İNSANLARDAN 
BİRİ


 MEHMET ERDOĞAN





 AKIL ONU , O YEŞİLHİSAR'I TERKETTİ


Rivayet edilirki, dayısı Mustafa , özürlü haliyle, küçücük Hacı
bebeği korkutur. Gözündeki ışıltı, yerini dehşete bırakır. Bir serçe kadar ürkek, bir ceylan kadar korkar olur. Belkide genlerinin azizliğidir , Hacı aklını yitirmiştir küçücük yaşında. Yaradanın verdiği en büyük hazinesinin kaybının bile farkında değildir.





 Hazin halinin çilesini çekmek hem Hacı'ya hem anne babasına, hemde çevresine düşer. Çocukluğun ele avuca sığmaz halleri, onda başka başka davranışlarla hayat bulur. Bir kuş lastiği alır eline. Öç alır gibi düşürür serçeleri  sığırcıkları , kumruları pıııt pıt. Boşluklarda ampul ısırır, çivi ile oynar. Akranlarının ağız dolusu gülüşleri onun dişlerinin gıcırdamasına kadar varan sinirlenmesine neden olur. Toplumumuzun onu teskin etmesi, sigaraya alıştırmak olur. Bir başka tutkuyla çeker zift, katran dolu dumanı ciğerine. Ömrünce can yoldaşıdır artık sigara.
Gün gelir, anne ve babasıda göçüp giderler, Hacı'yı memleketin merhametine terkederek . Yazın sıcağını, kışın ayazını, mavi siyah karışımı ceketi ile geçirir. Bazan uzun bir paltosuda olur, ancak hareketlerindeki çabukluğa engel olduğundanmıdır nedir çokta giymez kara paltosunu. Bazan samanlıklardır mekanı, bazan bir tahta sandalye, bazanda engebesinin farkında olmadığı duman rengi döşeği. Açlığa pek aldırış etmez, yeterki siğarası eksik olmasın.
En büyük keyfi, durak kahvesindeki kayısı ağacının altında kendine özgü sigara tellemesi. Yaz olsun kış olsun, güneş olsun kar olsun, her gün ikindi vakti gelir o ağacın altına. Sıkışıklığını gideriverir oracıkta, vakit kaybetmeden çıkarır çeketini serer ıslattığı yere ve yatar üstüne. Dudaklarını yakan sigarayı yeniler. Dumanını yılların hasretini çeker gibi çeker, çeker... Çeketin bir yanıyla kafasını saklarken, bir kolundanda üfler ciğerindeki dumanı.
Acelesi varmış gibi yaşaması, ömrünün süresinin farkında olmasındandı sanki. Kış gelmeden , tipi ayaz gelmeden gidişi , vicdanlardaki yükün hafiflemesine neden olsada,
 bir rengini kaybetti Yeşilhisar. Kurban bayramı arefesinde, hemşerilerinin gurbetten gelişine rastladı ölümü. Onu son yolculuğuna uğurlayan insanımızın çokluğu, akıllara sığacak gibi değildi. Akıllı sandığımız pek çok insana nasip olmadı bunca kalabalık. Hacının tabutuna omuz verenlerin içtenliği, insanımızın yüceliğinin bir göstergesiydi elbette. Çıkarsız sevgi, merhamet duyguları, yüceltmezmi insanı? Deliden veli olmaz özdeyişine inat, Hacı'ya sarılmak, baş üstünde götürmek, Kılcanın bağrına teslim etmek.
Her geçen gün bir başka seviyorum seni memleketim. Kıraç toprağına, boğazımda düğüm düğüm olan suyuna, çıplak ama kenger sakızlı , kekik kokulu dağına, buludulu, karaburculu bağına, can feda, canlar feda..





MEHMET ERDOĞAN

YEŞİLHİSARIM GRUBUNUN YETKİLİSİ





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder