24 Mart 2014 Pazartesi

VEYSEL KARANİ


KAYSERİNİN
YEŞİLHİSAR
İLÇESİ

Ahmet ÖZVARİNLİ(Yeşilhisar ilçe Müftüsü)
    01/01/1958 tarihinde Kayseri’de doğdu, ilk okulu ve İmam Hatip Lisesini 1977 yılında Kayseri’de bitirdi.

    Erzurum Atatürk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesini 1984 ‘de bitirdi. İstanbul Güngören Fatih Cami Kur’an Kurs Öğreticiliği görevi esnasında 7. Dönem Haseki Eğitim Merkezi Müftü-Vaizler İhtisas Kursunu 1991 yılında bitirdi.

   Özvatan ilçe Müftüsü iken Almanya’ya Dingörevlisi olarak çalıştı.Erciyes Üniversitesi Kelam Anabilim Dalında Kur’an ve Hadislerde Ümit ve Korku Dengesi adlı teziyle yüksek lisans yaptı. Akıncılar ilçe müftüsü iken Avusturya’ya din görevlisi olarak gitti. Bu esnada Zürih Üniversitesine Doktora öğrencisi olarak kabul edildi.

    Ordinaryüs Prof.Dr. Ulrich RUDOLP’un 3 yıl doktora derslerine devam ederken, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kelam Ana Bilim Dalına yatay geçiş yaptı.
 Sırasıyla Yahyalı İlçe Müftülüğü, Melikgazi ilçe Vaizi olarak görev yaptı 2013 Yılında Yeşilhisar İlçe Müftüsü olarak atandı. Arapça ve Almanca bilmektedir.

       Evli ve Üç Çocuk babasıdır. 





VEYSEL KARANİ
 Hz. Peygamber, Allah dostlarını anlatırken şöyle buyurmuştur: “Onlar öyle kimselerdir ki görüldükleri zaman Allah hatıra gelir.” Gerçekte velileri görmek derhal ahireti hatırlatır. Zira onlarda Hasyet, Allah korkusu ve tevazu vardır. Sanki nübüvetten nur parlamaktadır.

Hz. Ali Allah dostları olan velileri şöyle tarif etmemktedir: “Onlar yüzleri uykusuzluktan sapsarı, gözleri ağlamaktan kızarmış, karınları açlıktan zayıflamış.” Bazıları şöyle dediler: “Velinin alameti Allahla meşgul ve bütün işlerinde Allah'a yönelenlerdir. Onlardan velayet nurları meydana gelir. Allah için seven ve Allah için buğzeden kimsedir.”

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Allah'ın kullarından bir takım insanlar vardır ki Enbiya değil, şüheda da değildir ama kıyamet gününde Allah'ın katındaki makamlarından dolayı Enbiya ve Şüheda gıpta edeceklerdir.” dediğinde sahabe: “Bunlar kimlerdir ve amelleri nelerdir?” Bize haber ver ki bu surette biz de onları sevelim ya Rasulallah!” dediler. Resulullah “Bunlar bir kavimdir ki aralarında ne akrabalık ne de alışveriş edecekleri mal alakası olmaksızın Allah ruhile Allah için biraraya gelirler.”

Halkımızın Veysel Karani diye bildiği Üveys-ül Karani'nin tabiin neslinin en hayırlısı olduğunu söyleyen Peygamberimiz tavsiyede bulunmuştur: “Üveys bir şey hakkında Allah'a yemin edecek olsa muhakkak Allah O'nun yeminini yerine getirir. Duasını kabul eder. Duası makbul bir zat olduğu için, eğer kendisine dua ve istiğfar ettirebilirseniz, ettirin.” buyurmuştur.

Harabat ehline hor bakma Şakir
Define'ye malik viraneler var
“Yakında Üveys adında bir adam gelecek. Annesinden başka kimsesi olmayan bu adam sadece anasına hizmet maksadıyla yanından ayrılmıyordu. O alaca hastalığına tutulmuştur. Allah'a dua etti de dinar büyüklüğünde bir yer dışında Allah O'nu hastalığından kurtardı. O'na hanginiz rastlarsa, sizin için istiğfar ediversin.”
Peygamber'in vefatından sonra Üveys, Medine'ye gelince Hz. Ömer, Resulullah'ın bu kara sevdalı aşığını bulur. Efendimiz'in hadisini naklettikten sonra kendisine dua ettirmiştir.

Kendisi Kufe Valisine tavsiye mektubu yazmayı teklif ettiği halde Üveys buna yanaşmamış, kuru bakır, tam takır evine sessiz sedasız dönüp gitmişti. Bir zaman sonra halk O'nun ne büyük biri olduğunu anlayınca, Üveys memleketini bırakıp meçhul bir diyarın yolunu tutmuştu.

Allah Teala Kur'an'da “O'nun dostları O'na karşı gelmekten sakınanlardır” buyuruyor (Enfal 34). Başka bir ayette de “İyi biliniz ki Allah dostalarına korku yoktur, Onlar üzülmeyeceklerdir” buyrulmaktadır.

Üveys, zühdü, takvası ve uzlete çekilmesiyle meşhurdu. İbn Hanbel'den H. bin Hayyan'dan rivayetinde, 'Biz bu kitabı kutlu bir gecede indirdik. O gün dostun dosta hiçbir faydası olmaz. Yardım da görmezler. Yalnız Allah'ın merhamet ettiği kimseler bunların dışındadır. O şüphesiz güçlüdür, merhametlidir.' (Duhan 42) ayetini okur ve buraya geldiğinde bayılarak düşerdi. Hatta biz O'nu öldü sanmıştık.” demiştir.
Zühdü ve takvası, ibadeti O'nu cihada gitmekten de alıkoyamadı. Bir çağrıda ilk katılan O oldu. Sıffin savaşına katıldı. Hz. Ali (kerremallahü veche, Allah yüzünü ağartsın) Ammar b. Yasirle beraberdi. Peygamberimiz'in “Vah! Ammar vah! Kendisini bağiye bir topluluk öldürecektir” dediği Sıffin'de şehit oldu.
Melekler gökte Allah'a nasıl ibadette bulunuyor idiyse Üveys yeryüzünde Allah'a öyle ibadet ediyordu. Peygamberimiz'in bir çok geceler ayakları şişinceye kadar ibadet etmesini örnek almıştı.

Heratta doğan Veysel Karani'nin, Sahabe'den mi yoksa Tabiin'den mi olduğu konusunda görüş ayrılığı olmakla birlikte Hz. Peygamber zamanında yaşadığı ama annesine olan iyiliği O'nu Peygamber'i görmekten men etti. Evinde yiyecek olarak karnındaki, giyecek olarak da sırtındaki hırkası vardı.
Adamın birisi kendisine nasıl akşamladığını ve nasıl sabahladığını sorunca O, “Allah sevgisiyle sabahladım ve Allah'a hamdederek akşama girdiğini” söyledi.
Peygamberimiz Üveys hakkında “benim ümmetimden bir adamın şefaatiyle beni temim kabilesinden daha fazla kişi cennete girecektir” buyurmuştu.
“Üveys'in şefaatiyle Rebia ve Mudar kabilesinden daha fazla insan Cehennemden çıkacaktır” buyurdu.

Hicri 37 yılında Muaviye ve Hz. Ali arasında cereyan eden Sıffin savaşına katıldı. Haklı olan Hz. Ali (k.v.) tarafında savaşa iştirak ettiği H. bin Hayyan'a nasihat ederek “Cemaatten ayrılırsan dininden ayrılmış sayılırsın” diyerek niçin Hz. Ali'nin yanında olduğunu anlattı. Sıffin günü Hz. Ali “Benimle ölünceye kadar savaşmaya biat edecek kım var?” deyince 99 kişi gelerek biat etti. O sırada yünden mamul aba giymiş, saçları tıraş edilmiş bir adam geldi. O kimse de biat etti. Veysel Karani idi. Şehit oluncaya kadar savaştı.

İkinci rivayet: Nihavent savaşında öldü ama bu görüş zayıf sayılmaktadır.
Üçüncü görüş: Mekke Mükerreme'deki Ebu Kubeys'te vefat etti.
Dördüncü görüş: Şam'da (Dımaşk) Batı kapısında kabri olduğunu Şeyhülislam ibni Teymiye söylemektedir.

Beşinci görüş: Azerbaycan'da Hz. Ömer zamanında savaştı. Dönüşte yolda hastalandı ve su kenarında vefat etti. Otlarla kefenlendi. Kabri kazıldı ve namazı kılındı. Arkadaşları birbirlerine şöyle dediler: “Döndüğümüz zaman kabrini bulabilirdik. Ancak geri döndüğümüzde ne kabrini ne de O'ndan bir eser bulabildik. Cenab-ı Hak cümlemizi O'nun şefaatine nail eylesin!”
Ahmet Özvarinli
Bregenz Din Görevlisiyken yazmıştır
Zürich Üniversitesi Doktora Öğrencisi

HAZIRLAYAN LEMAN ÖZDİLEK



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder